Ağız Diş ve Çene Radyolojisi
Dişleri barındıran ve gözle görülmeyen kemik içi yapıların durumunun izlenmesi, var olan diş/dişeti rahatsızlıklarının kök ve kemik ile olan ilişkilerinin belirlenmesi amacıyla diş filmi çektirilir. Bu da başlangıçta var olan ya da dışarıdan gözle görülemeyecek rahatsızlıkların teşhis edilmesine ve erken tedavisine olanak sağlar. Ağız içerisindeki diş yapısı bozuklukları, herhangi bir iltihap varsa hangi dişten kaynaklandığı, diş köklerinde mevcut olan kırıklar, tümör ve kistler için röntgen çekmek en doğru sonucu verir.
Modern diş radyolojisi cihaz ve metotları ile çekilen diş röntgeninden alınan doz minimal düzeydedir. Tek bir diş röntgen filminden alınan ışın dozu, güneş ışığına maruz kalındığında alınan radyasyondan bile daha azdır. Tek seferde tüm ağızdan 16 tane diş röntgeni alınmasında tıbbi açıdan herhangi bir sakınca yoktur. Aksine teşhis açısından röntgenden elde edilen fayda çok daha fazladır.
Hamileler diş sorunları için röntgen çektirmekten kaçınmalıdır. Eğer gerekliyse kurşun önlük giyilerek çekilmelidir.
Eğer elinizde bulunan röntgen filmleri teknik olarak sorunlu ya da şimdiki durumunuzu yansıtmayacak kadar eski ise muayene sırasında kullanılması uygun değildir. 6 aydan daha eski röntgen filmlerinin yerine yenisi çekilmelidir. Fakat eski röntgen filmlerinin muayene sırasında yanınızda bulundurulması şimdiki durumla eski durumun kıyaslanması açısından faydalıdır. Bu nedenle eski röntgen filmleri atılmamalı, muayeneye gelirken getirilmelidir.
Dental tomografi x-ışını kullanılarak incelenmek istenilen bölgenin kesitsel görüntüsünü oluşturmaya yönelik radyolojik teşhis yöntemidir. Tomografi görüntüsü ile normal röntgen filmlerinde görülmeyen kemik ve yumuşak doku detayları görülebilmektedir. Dental tomografi cihazı ile 3 plandan çok sayıda kesit alınır. Daha sonra bu kesitler ileri düzey yazılımlar yolu ile yeniden dilimlenip yapılandırılarak hedeflenen bölgenin istenilen açıdan ve her yönden görüntülenebilmesi sağlanır.
Diğer dental görüntüleme yöntemleri ile görüntülenemeyen alanlar tomografi ile görüntülenmektedir. Tıpta kullanılan tomografi cihazlarına göre %90’a varan oranda daha az radyasyon ile görüntüleme gerçekleşmektedir. X-ışınları yalnızca hedeflenen bölgeye gönderildiğinden, tiroid bezi ve katarakt gibi hassas organlar radyasyondan korunur. Görüntü kalitesi çok yüksektir. Yüksek teşhis detayı ve ölçüm doğruluğu veren bu kesitler her türlü tedavide yol gösterici olmaktadır. Ayrıca bu teknikle kafatasının hacimsel görüntüsü oluşturularak kemik yapısı da incelenebilmektedir.
Düzenli şekilde fırçalanan dişlerin ağrımaması, problem olmadığı anlamına gelmemektedir. En az altı ayda bir ayrıntılı bir diş kontrolünün yapılması gereklidir.
Evet, olabilir. Bu nedenle, yakınmalarınızın ağız ve diş kaynaklı mı, yoksa vücudunuzdaki diğer düzensizlikler nedeniyle mi oluştuğunu belirlemek üzere mutlaka diş hekiminize başvurmanız gereklidir.
Ağız Diş ve Çene Cerrahisi
Gömülü dişler, başarısız bir kök-kanal tedavisi, TME problemleri, ağız içinde kist ve tümör benzeri lezyonlara dair bulgular olduğunda diş hekiminiz sizi bir maksillofasiyal cerraha yönlendirecektir. Aşağıdaki durumlardan bir veya birkaçı sizde bulunduğunda maksillofasiyal cerraha başvurabilirsiniz:
Çene-yüz bölgesinde görülen;
Şiddetli veya kronik ağrı
Fonksiyon kaybı
Yaralanma
Deformite veya travma
Enfeksiyonlar
Dental implant, titanyumdan yapılmış kök şeklinde küçük bir tutucudur. Çekilmiş bir diş kökünün yerini alacak şekilde çene kemiğinin içerisine yerleştirilir. İyileşme süreci sonunda implantın kemikle kaynaşması sağlandıktan sonra yerleştirilen implant üstü protez, doğal diş görevi görür. Bu yeni diş, doğal diş gibi görünür ve doğal diş hissi verir.
Yaralanma, çürüme veya kırılmadan dolayı dişlerinizi kaybettiyseniz ve şiddetli sistemik hastalığınız (diabet, osteopöröz, kan hastalıkları vb.) yoksa muhtemelen implant tedavisi sizin için uygundur. Bununla birlikte, implant yerleştirilecek çene bölgelerinde yeterli kemiğine sahip olmanız gerekmektedir. Doktorunuz, implantın sizin için doğru bir tedavi seçeneği olup olmadığına klinik ve radyolojik incelemelerden sonra karar verecektir.
ömülü dişler şu durumlarda çekilmelidir:
İlgili dişten kaynaklı apselerde
Kist veya tümörle beraber olduğunda
Ağrı varsa
Çeneyi zayıflatıp kırık oluşturma riski varsa
Komşu dişte çürük oluşturma riski varsa
- Çekim bölgesine konulan tampon en az 30 dakika yerinde tutulmalıdır
- En az iki saat bir şey yenmemeli ve içilmemelidir
- Çekim yapılan çene bölgesi ile 24 saat çiğneme yapılmamalıdır
- 24 saat sigara içilmemelidir
- 24 saat alkol kullanılmamalıdır
- Ağız su ile çalkalanmamalıdır
- Çekim yeri emilip tükürülmemelidir
- Dil ve el ile çekim bölgesine dokunulmamalıdır
- Ağrı olursa aspirin harici bir ağrı kesici kullanılmalıdır
Genellikle 3-7 gün içinde iyileşir.
Diş çekiminden sonra kemikteki çekim yerinde meydana gelen enfeksiyon durumudur. Şiddetli ağrı söz konusudur ve ağrı kesicilerle hafiflemez. Bu durumla karşılaşmamak için operasyon sonrası önerilerine mutlaka uyunuz. Böyle bir durumla karşılaştığınızda lütfen en kısa zamanda kliniğimize başvurunuz.
Çeneler arasında uyumsuzluk olduğunda ve/veya dişlerin kapanışı ortodontik olarak düzeltilemediğinde ortognatik cerrahi uygulanır. Lütfen Hasta Bilgilendirme bölümünde Ortognatik Cerrahi başlığını inceleyiniz.
Hekim kararına bağlı olarak çeşitli anestezi tipleri uygulanabilir. Bunlardan birincisi lokal anestezidir, ilgili bölgeyi uyuşturur. İkincisi sedasyondur, kısmen bilinçli olursunuz. Üçüncüsü, genel anestezidir, bilinciniz geçici bir süre için tamamen kaybolur ve operasyonu hatırlamazsınız.
Sedasyon veya genel anestezi öncesi 8 saat bir şey yiyip içmemelisiniz. Herhangi bir şey yemiş ya da içmişseniz işleminiz iptal edilir. Lokal anestezi altında gerçekleştirilecek işlemlerde karnınız tok geliniz
Sedasyon ve genel anestezi ile yapılan işlemlerden sonra bir yetişkinin size refakat etmesi istenecektir. Ancak, lokal anesteziden sonra araba kullanmanızda bir sakınca yoktur.
Temporomandibuler eklem (TME) veya komşu yapılardaki değişiklikler ve bazı sistemik hastalıklar TME problemlerine yol açabilir. Bazen çiğneme kaslarıyla ilgili bozukluklar da ağrı ve fonksiyon kaybına neden olabilir.
Dudak yarıklarında bebek 10 haftalıkken durumu uygunsa operasyon gerçekleştirilebilir. Damak yarıklarında ise sadece yumuşak damak etkilenmişse 18 aydan önce operasyon yapılabilir. Sert damağı içine alıyorsa 18-24. aylarda cerrahi işlem yapılabilir.
Kesici dişler, nadir durumlarda küçük azı dişlerinin kök ucundaki iltihabi oluşumlar, kökün 1/3 uç kısmı ile beraber çıkartılabilir. Böylece hastanın dişi çekilmeden bırakılabilir.
Öncelikle kliniğimize gelmeniz, klinik muayenenizin yapılması, gerektiği takdirde diğer branş doktorları ile konsültasyon yapılması gerekmektedir.
Apse, klinik olarak ağrılı bir şişliktir. Akut apsenin, merkezi sert ve ağrılı olup çevresinde ödem vardır. İlgili bölgede ısı artışı söz konusudur. Apse eğer olgunlaşmış ise parmakla kontrol edildiğinde sıvı ile dolu olduğu hissedilir. Kronik apseler akut olanlara göre daha yavaş gelişir ve genellikle ödem görülmez. Şişlik daha sert ve ağrı daha azdır. Antibiyotik tedavisi altında cerrahi olarak etken dişin çekimi ve apsenin direne edilmesi gerekmektedir.
Antibiyotik tedavisi altında mümkün olan en kısa zamanda apseli diş çekilmelidir.
Çene kırıkları iki türlü tedavi edilebilir:
Cerrahi olmayan yöntem: Alt ve üst çene teller ve lastikler ile karşılıklı getirilip tespit edilir.
Cerrahi yöntem: Kırık hattının iki tarafındaki sağlam kemik plak ve vidalar yardımıyla birbirine tutturulur.
Bu açıklık en kısa sürede kapatılmalıdır. İyi kapatılmamış veya gözden kaçan açıklıklarda, hastanın yediği ve içtiği gıdalar burnundan gelebilir, sigara içmede zorluk vardır ve yanak şişirilemez. Bu tür şikâyeti olan hastalar derhal çene cerrahisi kliniğine başvurmalıdır.
Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Trigeminus adlı sinirin üç dalından birini ya da hepsini etkileyen ve o dalların dağıldığı yüz bölgesinde şiddetli ağrılara neden olan bir durumdur. Hastalıktan etkilenen yüz bölgesine dokunmak, tıraş olmak, konuşmak, hatta bazen yemek yemek ağrı nöbetlerini başlatabilir. Ağrı şimşek çakar tarzda ani başlar ve ani olarak kesilir. İlaç, enjeksiyon veya cerrahi tedavi uygulanabilir.
Restoratif Diş Tedavisi
Fırçanın kıllarının yuvarlatılmış olmasına, yapıldığı hammadde ve kullanılan boyaların sağlık açısından uygunluğuna, TSE standartlarına uygun olup olmadığına, kişisel olarak da; ağız yapısına, dişetinin sağlığına ve el becerisine göre uygun şekilli fırça alınmasına dikkat edilmelidir.
Diş fırçası çeşitleri kıl sertliklerine göre; Sert, Orta Sert, Yumuşak olmak üzere çeşitlendirilmiştir. Bu fırçalar manuel veya elektrikli olarak da piyasada bulunmaktadır.
Fırça her kullanımdan sonra, su ile kıl diplerinde macun kalmayacak şekilde iyice çalkalanmalı ve tozlanmayacak şekilde muhafaza edilmelidir.
Diş Hekimleri fırçanızın, en geç üç ayda bir değiştirilmesini önermektedir. Fırça kılları yıprandığında, plak uzaklaştırma etkinliği giderek azalır. Bu nedenle diş fırçasının düzenli olarak değiştirilmesi gerekir. Fırçalamayı nasıl yaptığınız da değiştirme süresini doğrudan etkilemektedir. Örnek olarak; eğer bütün kıllar 1 hafta sonra düzleşmişse, fırçalama çok sert yapılıyor demektir. Kıllar 6 ay sonra hala düzse, ya çok baskısız fırçalanıyor ya da her gün fırçalanmıyor demektir. İdeal bir diş fırçasında kıl uçları, dişetini zedelememesi için yuvarlatılmış olmalıdır. Diş fırçasının yapısı, dişlerin tamamına ve tüm yüzeylere ulaşabilir olmalıdır. Unutulmamalıdır ki, her diş fırçası bir kişi içindir!
Diş fırçası kişiye özel bir üründür ve hiçbir şekilde birden fazla kişi tarafından kullanılmamalıdır. Ağzında problem olan kişilerin kullandığı diş fırçalarının gerek sertlik derecesi ve gerekse tipi bir diğer kişi için uygun olmayabilir. Ağız içinde barınan bakteriler ve mikroplar fırça yolu ile diğer kullanıcıya rahatlıkla geçebilmektedir.
Diş fırçalarken uygulamamız gereken en önemli şey tüm yüzeyleri en etkili ve doğru biçimde fırçalamaktır. Bunun için; alt çenede ve üst çenede bulunan dişlerin ön-arka ve geride bulunanların da çiğneyici yüzeyleri ile tüm dişlerin arasını iyice fırçalamak gerekmektedir. Fırçalama yaparken; Dış yüzeylerin fırçalanması sırasında, diş fırçası, kılların yarısı dişin yüzeyinde diğer yarısı da dişetinde olacak biçimde tutulmalıdır. Sonrasında; fırçayı yerinden oynatmadan üst çenede yukarı, alt çenede aşağı doğru 45 derece eğim verilmelidir. Yine fırçayı yerinden oynatmadan, yan yüzeyler, 8-10 kez küçük dairesel hareketlerle, çiğneyici yüzeyler ise öne – arkaya hareketlerle fırçalanmalıdır. Bu işlemler tamamlandığında, ağız içi bol suyla çalkalanmalıdır. Fırçalama sırasında gereğinden fazla kuvvet uygulayarak fırçanın dişetine zarar vermesine sebep olunmamalıdır. Sağlıklı bir ağız , sağlıklı dişetlerine sahip olmakla elde edilir. Fırçalama sırasında kanayan dişetleri bir dişeti hastalığının habercisidir.
Diş macunu fırça başını bir uçtan bir uca kaplayacak şekilde sıkılmamalıdır. Bu kadar fazla macun fırçalama sırasında zaten dökülüp ziyan olacaktır. Fırça kıllarının ortasına fırça kıllarının yarısı uzunluğunda macun sıkmak yeterlidir.
En az; günde iki kere, sabah ve akşam yatmadan önce fırçalanmalıdır. Gerçekte her yemekten sonra fırçalamak uygundur. Bu olanak sağlanamıyorsa, yemekten sonra ağız mutlaka bol su ile çalkalanmalıdır. Gece, yatmadan önce fırçalama kesinlikle yapılmalıdır. Yiyecek artıklarının bulunduğu bir ağız bakteri plağının oluşmasına zemin hazırlar.
Diş fırçasının kıl yapısı yumuşak ve fırçalama da doğru yapılırsa dişlere zarar vermez. Ancak gereğinden fazla sert ve uçları deforme olup iyice yuvarlatılmamış kıllara sahip bir fırça ile yapılan yanlış fırçalama diş minesinin aşınmasına neden olur.
Macun olmadığı durumlarda sadece su ile de dişlerin fırçalanması yeterli olabilir. Ancak günde en az iki kere diş macunu ile fırçalanması gereklidir.
Fırçalanmayan dişler, öncelikle rahatsızlık yaratan kötü ağız kokusu ile kendisine ve çevresine zarar verir. Fırçalama olmadığı için dişler arasında ve diş-dişeti birleşiminde biriken yiyecek artıkları bu bölgelerde bakteri plağının oluşumuna neden olur. Zamanla biriken bakteri plağı dişeti iltihaplarına ve daha ileride dişeti çekilmelerine zemin hazırlar. Sağlıklı dişler bile bu nedenle kaybedilebilir. Diş aralarında biriken bakteriler dişlerin çürümesine sebep olur. Bir süre dişler fırçalanmaz ise, ilk fırçalamalar sırasında dişeti kanaması meydana gelir. Bu kanama, düzenli ve sürekli bir ağız bakımı ile düzeltilebilir.
Genellikle şekerli ve asitli yiyecekler diş sağlığını olumsuz etkiler. Ancak bu tür gıdalar tüketildikten sonra, ağız bolca su ile çalkalanırsa bakteri üretimi geciktirilebilir. Özellikle biskuvi, çikolata vb. yapışkan yiyecekler yedikten sonra ağız iyice çalkalanmalı, eğer olanak varsa fırçalanmalıdır.
Ağız sağlığı düzenli bir ağız bakımı ile korunabilir. Ağız yapısı için uygun bir diş fırçası, diş macunu, doğru fırçalama yöntemi, diş fırçasının düzenli aralıklarla değiştirilmesi, diş fırçasının beraberinde diş ipi kullanarak ara yüzlerin temizlenmesi ve herhangi bir problem olmasa dahi, altı ayda bir, kontrol için Diş Hekimine gidilmesi, ağız sağlığınızı korumada yeterli olacaktır.
Diş çürümelerinin ana nedeni; “Mikrobiyal Dental Plak” tır. Plak; ağzın temizlenmemesi sonucu, dişlerin bütün yüzeylerinde, diş-dişeti birleşiminde biriken milyonlarca mikroptur. Bu plak temizlenmezse mikropların ürettiği zararlı maddeler diş çürüklerine ve dişeti hastalıklarına neden olur. Plak, ağız çalkalama veya parmaklarla yapılan ovma sonucu çıkmaz. Bunu yok etmek için, kesinlikle diş fırçası kullanılmalıdır.
Protetik Diş Tedavisi
Vücudun kaybedilen herhangi bir kısmını tamamlayan tüm yapay oluşumlara protez denir. Diş hekimliğinde ise; uygun yapay maddeler kullanılarak dişlerin eksilen kısımlarının veya bir ya da daha çok eksik dişin ve ilgili dokuların eksilen ve kaybolan işlev, estetik, rahatlık ve sağlığını yeniden kazandırmak amacıyla uygulanan yapay oluşumlara diş protezi denir.
Protez uzmanlığı, fasial ve oral protezleri kullanarak, hastalığın veya yaralanmanın sonucunda oluşan görünüm, konuşma ve fonksiyonel problemleri düzelten veya rehabilite eden dental uzmanlık alanıdır.
Diş sıkmanın nedenleri ve mekanizmasıyla alakalı çeşitli hipotezler mevcuttur. Ancak bu hipotezlerden hareket edilerek diş sıkmanın tam ve kesin bir tedavisi hala bulunamamıştır. Bu yüzden diş hekimlerinin amacı dişlerde, çene ekleminde oluşabilecek kalıcı zararları önlemek ve ağrıyı ortadan kaldırmaktır. Bu amaçla kişiye özel hazırlanan okluzal splintler diş sıkmasının semptomatik tedavisinde kullanılan en önemli araçtır.
Ancak okluzal splintler çoğunlukla tek başlarına yeterli olamamaktadır. Bu nedenle hastalığın sergilediği tabloya göre okluzal splintlerin yanında bazı ek tedavilerinde uygulanması gerekmektedir. Bunlar;
- Stres terapisi,
- Rahat uyumayı sağlayıcı önlemler,
- Kas gevşetici ilaç uygulaması,
- Hatalı yapılmış diş dolgusu ve kaplamaların yenilenmesi,
- Eksik olan dişlerin yerine koyulabilmesi için protez uygulamaları.
أمراض اللثة
Periodontal hastalık dişleri destekleyen yumuşak ve sert dokuların enfeksiyonudur. Bu durum “plak” dediğimiz bakteriden oluşan yapışkan film tabakasının diş üzerine yerleşmesinden ve diştaşına (tartar) dönüşmesinden dolayı oluşmaktadır. Erken dönemlerde dişetinde iltihap gözlenmekte; fırçalama veya diş ipi kullanımı esnasında kanama olabilmektedir. Bu safha “gingivitis” olarak adlandırılmaktadır. Gingivitis, diş hekiminin uygulayacağı tedavi ve iyi bir ağız hijyeni ile geri döndürülebilir. Gingivitis tedavi edilmezse, hastalık plak ve diştaşı, dişetinin altına yerleşim gösteren “periodontitis”e ilerler. Dişetinin iltihaplanması ve irritasyonu, iltihaplı dişeti cepleri (diş ve diş eti arasında artmış boşluk) ile oluşur. Periodontitis ilerlerse cepler derinleşir ve dişleri destekleyen kemik kaybedilir. Tedavi edilmediği takdirde; bu durum sonunda diş kaybedilebilir.
Periodontal hastalığın başlıca belirtileri.
Fırçalarken ve/veya yemek yerken dişetlerinde oluşan kanama
İleri dönemlerde dişlerde sallanma
Dişetinin çekilmesi ile dişlerin görünen boyunun uzaması.
Eğer düzenli kontrolünüzde, diş hekiminizin rakamlar söyleyip, bunları dental şablona not ettiğine tanık olduysanız, bu cep ölçümünü deneyimlediğinizi gösterir. Rutin check-up’ ın bir parçası olarak diş hekimi periodontal muayeneyi, cep ölçümü ve kanama kontrolü yaparak tamamlar. Diş hekimi için kanama ve 4 mm veya üstünde cep varlığı, gingivitis ve periodontitisi tanımlamak için bir yoldur.
Pratisyen diş hekiminiz periodontal hastalığınızı tedavi edebilir ya da sizi bir periodontoloğa yönlendirebilir. Periodontolog; dişleri çevreleyen dişeti ve kemiğin tedavisi ve bakımında uzmanlaşmış ve bunun için fazladan eğitim almış diş hekimidir.
Diş hekiminiz ya da periodontoloğunuz tedavi için “kök yüzeyindeki birikintilerin elimine edilmesi ve enfekte ve nekrotik kök yüzeyinin temizlenmesi” denilen, ayrıca “derin temizlik” olarak bilinen cerrahi olmayan işlemi önerebilir. Eğer cerrahisiz tedavi etkili değilse ve kemik kaybının şiddeti fazla ise; periodontal cerrahi önerilebilir. Bu tedavi tartar, plak, bakteri ve dişetinin altında bulunan hastalıklı dokuları uzaklaştırmak için dişeti dokusunun cerrahi olarak açılmasını ve sonra dikiş atılmasını içerir. Periodontal hastalık kontrol altında ise; hekiminiz periodontal hastalıktan etkilenen dişeti ve hekimi kemik ve dişeti dokusu arasına kemik materyalini cerrahi olarak yerleştirir. Bu kemik materyali yeni kemik ve bağ dokunun gelişimine izin vermektedir.
Diş hekiminiz ya da periodontolog, periodontal hastalığın tekrar oluşmasını önlemek için bir tedavi planı reçete edecektir. Bu “idame fazı“ olarak bilinmektedir. İdame fazınızın bir parçası olarak; diş hekiminize sık ziyaretler yapacaksınız ve böylece diş hekiminiz ya da periodontoloğunuz yeni bir hastalığın oluşmasına sebep olabilecek yeni tartar ve plak oluşumunu önleyebilecektir. Diş hekiminiz size ayrıca ağız- diş sağlığınızı korumanıza yardımcı olmak için ağız çalkalama solüsyonları, özel diş fırçaları gibi ev bakım önerilerinde bulunacaktır. İdame fazı, periodontal hastalığın tekrar oluşmasının önlenmesinde en önemli bölümü oluşturmaktadır.
Evet, ağızdaki bakterinin kalp kapağı enflamasyonu denilen “endokardite” yol açtığı ve organ transplantı gibi komplike medikal prosedürlerle ilişkili olduğu bilinmektedir.. Diğer hastalıklar üzerine olan etkisi belirsizdir. Çalışmalar periodontal hastalık ile aşağıdaki durumlar arasında ilişkisi olduğunu göstermiştir:
- Artmış kalp krizi riski
- Artmış erken doğum ve düşük doğum ağırlığı riski
- Diyabetli bireylerde kan glukoz değerlerinin kontrolünün zorluğu
- Bu arada, periodontal hastalığın kontrolünün, dişleri koruduğu bir gerçektir- bu diş etleri ve dişlerin bakımı için iyi bir sebeptir.
تقويم الاسنان
Evet yapılabilir. Yaygın olarak bilinen ortodontinin sadece çocuklara uygulandığıdır. Oysa dişlerin yer değiştirilmesi her yaşta mümkündür. Yani isterseniz 8 yaşındaki çocuğunuzun çıkmayan dişleri tedavi ile sürdürülürken aynı anda sizin de dişlerinizin arasındaki boşluklar ortodontik tedavi ile kapatılabilir. Ortodontik tedavinin yaş olarak üst sınırı yoktur. İhtiyacı olan bireylere her yaşta uygulanabilir. Siz erişkinler için diş renginde braketler olduğu gibi aynı zamanda braketlerin dil tarafından yapıştırılarak tedavi olduğunuzu gizlemek de mümkündür.
Vakanın durumuna ve hasta yaşına bağlı olarak 6 ay ile 36 ay arasında değişebilir.
Kötü alışkanlıklar dediğimiz parmak emme, yalancı emzik kullanımı, biberon kullanımı, tırnak yeme vb alışkanlıklar çocuk 3.5-4 yaşına geldiğinde halen devam ediyorsa mutlaka bıraktırılmalıdır. Devam etmesi halinde bu alışkanlıkların yarattığı etkiler kalıcı hale gelir ve çocuğun ciddi ve uzun süreli ortodontik tedavi görmesi gerekir. Parmak emme bu alışkanlıklar içinde en zor bıraktırılanıdır. Çocuğunuzda parmak emme teşhis ettiğinizde bir ortodontistin kontrolüne gitmenizde yarar vardır.
Dişlerinizin üzerine yapıştırılan tellerin (braket) kırılmadan dişlerin yüzeyinde durması tedavinin başarısı açısından önemlidir. Bu sebeple yenilen gıdalara özen gösterilmelidir. Tedaviniz süresince aşağıdaki gıdalardan uzak durmanız gerekmektedir (ya da küçük parçalara bölerek yemelisiniz); sert gıdalar, kuruyemiş, sert şekerler, elma, erik , ayva gibi meyveler, cips, sakız, lokum gibi dişlere ve braketlerinize yapışabilecek temizlenmesi zor olan gıdalar, kola gibi asitli içecekler vb.
Tellerin takıldığı ilk günler yanakların ve dudakların iç yüzeylerinde hafif tahriş ve dişlerde çiğneme sırasında ağrı olabilir. Şikayetlerinizin derecesi ne olursa olsun en fazla 10 gün içerisinde ağzınızda tel olduğunu hissetmeyeceksiniz.
Dişleriniz düzeldikten sonra telleriniz diş yüzeylerinden çıkartılacaktır. Bu işlemin ardından size mevcut durumu koruması amacı ile pekiştirme aygıtları uygulanacaktır. Eğer bu aygıtlar size önerilen sürelerde kullanılmazsa ve uzun süre kontrole gelinmezse dişlerinizin tekrar bozulma ihtimali vardır.
Dişlerinizdeki düzensizlikler yaşınız ilerledikçe daha şiddetlenecektir. Yani uzun dönemde dişlerinizin görünümü sizi daha çok rahatsız eden bir hal alacaktır. Dişlerinizin düzgün kapanmıyor olması, çene eklemlerinize normalden daha fazla baskı gelmesine sebep olup, uzun dönemde ağız açıp kapama kısıtlamaları, çene kilitlenmesi gibi problemlere yol açabilir. Dişlerinizdeki düzensizlikten dolayı diş araları ve bazı yüzeyleri daha zor temizleneceğinden, çürük oluşumu düzenli diş dizisi olan bir bireye göre daha fazla olacaktır.
Hastalarımız çoğunlukla köpek dişlerinin yukarda kaldığı şiddetli çapraşıklık durumlarında uzmana danışmaktadırlar. O düzeyde dikkat çekici bir durum yoksa ortodontik sorunlar geç yaşlarda fark edilmekte ve hastalar "bu yaşta tedavi olamam" diyerek ortodontik tedaviden vazgeçerek ya o şekilde kalmayı tercih etmekte ya da sağlıklı dişlerini kestirerek protez yaptırmak durumda kalmaktadır.
Dişlerin üzerine yerleştirilen tellerin girintili çıkıntılı yüzeyleri yiyeceklerin birikimine oldukça elverişli alanlardır. Eğer dişler doğru fırçalanmazsa, ortodontik tedavi ile dişleriniz de çürümeler görülebilir.
Ortodontik tedavi amacı ile diş çekilmesi hastalarımızın velileri tarafından çoğunlukla istenmemektedir. Halbuki diş çekimi kararı, dişlerin çene kemikleri üzerine yerleştirilemediği durumlarda tedavi sonucunun daha başarılı, elde edilen sonucun daha kalıcı olmasını sağlar.
Endodonti
Genellikle buna derin çürükler neden olur. Derin çürüklerdeki bakteriler dişin damar sinir paketinin iltihaplanmasına yol açar ve kanal tedavisiyle bu damar sinir paketinin çıkarılması gerekir.
Endodonti kliniğinde pulpa ve kökü çevreleyen dokular kaynaklı ağrıların tedavisi, pulpa kaplaması ve amputasyonu gibi vital pulpa tedavileri, kök-pulpa kaynaklı patolojik dokuların cerrahi olarak uzaklaştırılması, yerinden çıkan dişlerin yerine konması, renklenmiş diş mine ve dentin dokularının ağartılması ve kök kanal boşluğunu içeren koronal restorasyonlarla ilişkili post-core restorasyonları gibi tedavi işlemleri yapılmaktadır.
Kanal tedavisini takiben, özellikle de canlı dişlerin tedavisinin ardından ilgili dişte birkaç gün katlanılabilir bir ağrı veya dişin üzerine basıldığında ağrı oluşabilir. Bu kanal tedavisi sonrası oluşan normal bir ağrıdır. Kanal tedavisi yapılan dişin biraz korunması ile kısa sürede ortadan kalkar.
Günümüzde, doğru tedavi yöntemi uygulanan kanal tedavilerinde başarı oranı %90’a varmaktadır.